Maehwa, Görkemli Mavi Alev

Bir Uzakdoğu şehrinin sokaklarında yaşayan, haylazlıkla kötü nam salmış küçük bir kız.

Erkeklerden daha iyi dövüşen ve yankesicilikle geçinen bir kızdı.

Sık sık tutuklanırdı ancak bir ordu subayı, yeteneklerini fark etti ve onu evlat edindi.

Ev ortamına girdiği günden itibaren zorlu eğitimlerden geçti ve zarif bir bayan oldu.

Ancak, ailesine hizmet etmek için geçmesi gereken eyalet sınavına giremedi.

Ne kadar zeki olsa da o bir savaş yetimiydi.

Ailesi için ‘Apricot Birliği’ne girmekten başka çaresi yoktu.

Kışın vadide Apricot çiçekleri açardı ve Apricot Birliğinin genç dövüş sanatçılarına Apricot  çiçekleri denirdi.

Apricot Birliği, güzeller güzeli Bihwasun tarafından kurulmuştu. O kadar güzeldi ki herkes onu kadın sanardı.

Burada eğitim gören savaşçılar, bir çok savaşta becerilerini göstermeleriyle ün salmıştı.

Bu kurum, diğerlerinden farklı olarak kişinin geçmişine bakmazdı.

Kız, buraya girme kararı aldı ve eğitim görmeye başladı.

Seçkin savaşçılara aldırmadan, tüm gücünü ve yeteneklerini sergiledi.

Bir kaç yıl sonra, çıraklık aşamasını geçti. İleriki yıllarda, ordu subayı ve lideri olan ‘Maehwa’ ünvanına terfi etti.

Hayallerine eriştiğinde, yaşlı bir kadın ziyaretçi geldi.

Yaşlı kadın, inanılması güç bir hikaye ile karşısına çıktı.

Geçmişte büyük savaşçıların kullandığı mızrağın ucunda, soğuk ve güzel bir alev olduğunu söyledi.

Bu aleve ‘Hilal Yaprağı’ denirdi ve bunu kullanan kişiyi kimse yenemezdi.

Ancak efsanevi birlik kurulduğundan beri kimse Hilal Yaprağı denen bu alevi ortaya çıkaramadı.

Sadece birliğin generali Hilal Yaprağı’nın Sırrı’nı öğrenebilirdi.

Bunu öğrenen kız, kendine yeni bir hedef belirledi.

Kız, birliğe gireli üç yıl geçmişti ki bölgede savaş çıktı.

Savaş, birlik üyelerinin ünlerini arttırması için bir şanstı. Kız da kendini kanıtlamak için elinden geleni yaptı.

Birlik tarihindeki bütün generaller erkekti ama kızın, general olma şansı yüksekti.

Rekabet sebeiyle, savaşmalı ve erkek rakiplerini yenmeliydi.

Savaş boyunca, arkadaşlarını ve düşmanlarını öldürdü. Artık herkesin sevdiği o kız değildi.

Tereddüt etmeden herkesi öldürdü. Sadece becerilerini ve onurunu düşünüyordu.

Ne olursa olsun lider olarak ününü koruması gerektiğine kanaat getirdi.

Savaş alanında komutanları ve astları öldükçe, sıralamada daha da yükseğe çıkıyordu.

Başarılı olmak uğruna sivillere bile acımadı.

Savaş zaferle sonuçlanmıştı ancak kazandığından daha fazla şey kaybetmişti.

Savaş bittikten sonra ailesini ziyarete gitmedi ve direkt vadiye yöneldi.

Duygusuzluğu sayesinde general olarak seçilmiş olmasına karşın

bedeni ve ruhu, bu uzun savaşta yorgun düşmüştü ve biraz duygusallaşmıştı.

Savaştan bir ay sonra, atama töreni gerçekleşti.

Bu ünvana erişen en genç kişi ve ilk kadındı.

Atama töreni bittikten sonra, sadece generalin girmesine izin verilen derin bir mağaraya gitti.

Yaptığı her şey Hilal Yaprağı’nın Sırrı’nı öğrenmek içindi.

Mağaraya girdiğinde, sadece eski bir mızrak ve bir kitap gördü.

Yaşlı kadının söylediklerini hatırladı ve hemen kitabı alıp çalışmaya başladı.

Ancak, bir yıl boyunca sürekli çalışmasına rağmen mızrağında mavi alev ortaya çıkmadı.

Mızrak kullanma becerilerinde, hiç bir gelişme göstermiyordu.

Ancak, hayalinden vazgeçmedi ve çalışmaya devam etti.

Evebeynleri, savaştan bir süre sonra hayatlarını kaybetti.

Ancak, kızın umurunda değildi. Hilal Yaprağı’nın Sırrı’nı çalışmaya devam etti.

Ne kadar çalışırsa çalışsın hiç bir gelişme gösteremiyordu. Bir süre sonra kabuslar görmeye başladı.

Kabuslarında, savaşta öldürdüğü komutanlarını, dostlarını, astlarını ve rakiplerini görüyordu.

Kitabı eline aldığından beri beş yıl geçmişti.

Artık o kendine güvenen kız yoktu. Sadece demir tahtında, sorumluluklarının altında ezilen bir generaldi.

Ne kadar çabalasa da istediği şeye erişemedi ve kabusları dinmedi.

Bu yüzden her şeyin başladığı yere, kitabı bulduğu mağaraya inmeye karar verdi.

Yaşlı kadının onu beklediğini gördü.

Yaşlı kadın aniden mızrağıyla saldırdı.

Şaşıran general, hemen kendi mızrağıyla, saldırıyı savuşturdu.

Mızrakları çakıştığı an, yaşlı kadının mızrağından mavi alevler yükseldi.

Yaşlı kadın, Hilal Yaprağı’na erişmişti!

Yaşlı kadın, saldırmaya devam etti ve her saldırısında generale öfkeyle bağırdı.

General bu duruma inanamıyordu ancak sakince karşılık veriyordu.

Bu kısa savaştan sonra, yaşlı kadın kendini Apricot Birliği’nin kurucusu Bihwasun olarak tanıttı.

General, yaşlı adamın ışıltılı gözlerine dikkatlice baktı.

Sokakta küçük bir kızken, güzel bir adamın birliği yönettiğini duyduğunu hatırladı.

Adam, ilerlemenin su gibi olduğunu anlatmaya başladı. Eğer su kaynağı senin kendi ruhundan fışkırmazsa, susuzluğunu dindiremezsin, suyun akmasına izin vermeli ve temiz suyla buluşmalısın dedi. Bu kısa dersten sonra gece boyunca dövüşmeye devam ettiler.

Şafak sökmeden dövüşün kazananı belirlendi.

General, hayatında ilk defa yenilgiyi tattı.

O kadar yorgundu ki, parmağını bile oynatamıyordu ancak öfkeli değildi.

Bihsawun’un anlattığı şeyi anlamaya başlıyordu.

Bishawun, kızın azminden çok etkilenmişti.

Kız dışındaki herkes, bir sene geçtikten sonra bu hayallerinden vazgeçiyordu ancak kız beş yıldır hayalinin peşinden koşuyordu.

Kızın yorgun suratına bakınca, rahatlamış hissetti. Kızla ilk tanıştığı günleri hatırladı.

Gün boyunca eski dostlar gibi sohbet ettiler.

Sonraki gün kız, generallikten ayrıldı.

Yanına az sayıda eşya alarak sonsuz bir yolculuğa çıktı.

En büyük hazinesi ‘Hilal Yaprağı’nın Sırrı’ ve Bihwasum ile.

"Damarlarındaki suyu sık sık temizle. O gün geldiğinde, Hilal Yaprağı çağrına cevap verecek." 

Asil Öfke

‘Dolunay Duvarı’ etkinken kullanılabilir.

Düşmanın saldırılarını hasar vererek karşılar.

Petal Delg

Hızlıca ileri atılır ve düşmanı deşer.

Yapışkan Kartanesi

Soğuk enerjiyi toplar ve savurarak düşmanları yavaşlatır.